Kirlenmek Güzel Midir ?

Yasemin Derya Dilli
4 min readJan 17, 2021

510 Milyon km2 yüz ölçüme sahip dünyanın 2/3’sini sular, 1/3’ini karalar kaplar.361 milyon km2 alan kaplayan suların % 2.5’i tatlı sulardan oluşmaktadır. Geri kalan % 97.5’i tatlı olmayan sulardır. Tatlı suların da tamamı her an kullanıma hazır bulunmuyor. Bunun da 2/3’si kutuplarda ve yüksek dağlık alanlarda buz halinde kilitlidir. Dünya nüfusunun hızla artmasına paralel olarak tatlı su ihtiyacı da her yıl 12.500 km3 artmaktadır. Buna rağmen tatlı su alanları çevre kirlenmesi vb. nedenlerle sürekli daralmaktadır.

Suyun insanlar için öneminden bahsetmeye gerek yoktur. Yerleşik hayata geçip ve tarımla karınlarını doyuran bir nesilden su kaynaklarının tükenmeyecekmiş gibi davranan umarsız bir nesil haline geldik. Haklılar bir bakıma tükenmeyecek ama kullanamayacağız sadece plastik, petrol ve diğer kimyasal maddeler ile kaplanmış bir kütle halinde izleyeceğiz.

Türkiye de son aylarda baraj seviyelerinde ciddi sorunlar yaşıyoruz ve korkuyoruz. Kendimiz için korkuyoruz peki bizden sonraki nesil, bizden sonraki çocuklar. Bencilce davranmıyor muyuz ? Bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz karanlık gök yüzünden de pek uzakta değiliz. Doğa bir birine bağlı en ufak dengesi değişirse zincirleme olarak hayatımızı değiştirmekte. Bugün kirlenen denizlerin ve tatlı suların ekosistemi değişiyor. Denizde yaşayan su yosunları(algler) Dünya’daki oksijenin yaklaşık %70–80’ini üretirler. Şaşırmış olanlarınız vardır. Hep ağaçların ve ormanların oksijen kaynağımız olduğu öğretildi oysa su yosunları ağaçlardan kat be kat daha fazla üretiyorlar. Bu sebeple suya zarar vermek demek doğrudan atmosfere zarar vermek diyebiliriz. Su yüzeylerinden güneş ışıklarının geçememesiyle güneş ışınları alglere ulaşamıyor ve algler görevlerini gerçekleştiremiyor .Peki insanlar okyanuslara ve denizlere nasıl zarar veriyorlar ?

- Kimyasal, endüstriyel, tarımsal ve evsel atıkların denizlere dökülmesi veya karışması ile

-Madencilik (altın –bakır )

-Yağmur suları ile yüzeysel akışlar

-Gemi kirliliği(petrol sızıntısı )

-Derin deniz madenciliği

-Plastik atıklar

- Denizlerde kurulmuş platform ve boru hatları

- Hava yolu araçları

-Kanalizasyon hatları, gemiler ile küçük balıkçı motorları sebebi ile denizde biriken yağ tabakaları

Johan Rockström Stockholm Üniversitesi’nde Stockholm Resilience Center’da yönetici direktör olarak görev yapan İsveçli bir profesördür. Alanı ise su kaynaklarıdır.

Johan Rockström 15 Ekim 2020 TED COUNTDOWN (Take Action on Climate Change ) İnsanlığın geleceğini dönüştürmek veya gezegeni istikrarsızlaştırmak için 10 yıl adlı konuşmasında iklimin küresel bir kriz noktasına ulaştığını söylüyor. Şu an itibariyle 10 yıl boyunca iklim aşırılıkları ile yaşadığımızı ; Avusturalya, Sibirya ,Kaliforniya, ve Amazonda yangınlar ; Çin, Bangladeş ve Hindistan’da seller meydana geldiğini belirtti .Tüm kuzey yarım kürede ısı dalgaları meydana geldiğini ; Gezegen bizim en dayanıklı arkadaşımız olmaktan uzaklaşıp bize karşı çıkmaya başladığını ve hava sıcaklıkları artmaya başladığını ekledi.

1) Kutupta deniz buzsuz bir yaz geçirmekten sadece birkaç 10 yılımız kalmış.

2) Sibirya’da permafrost(donmuş toprak) çok ciddi bir ölçeğe ulaşıyor.

3) Grönland trilyonlarca ton buz kaybediyor ve bir sınır noktasına ulaşmak üzere.

4) Kuzeyin büyük ormanları Avrupa kıtası büyüklüğünde duman bulutlarıyla yanıyor.

5) Atlantik Okyanusu sirkülasyonu yavaşlıyor.

6) Amazon ormanlarının gücü azalıyor ve 15 yıl içinde karbon salınımı yapmaya başlayabilir.

7) Büyük Set Resifi’nde ki mercanların yarısı ölmüş.

8) Batı Antarktika da bugün tehlike sınırını aşmış olabilir

9) Doğu Antarktika’da bazı kısımlar dengelerini yitiriyor.

İklimi düzenleyen 15 büyük biyofiziksel sistemin 9'u şuan hareket halinde. Buzulların erimesiyle birlikte deniz yükselmeleri bu yüzyılda 1 metreyi bulacağı bekleniyor. Bu da 200 milyon insanın evlerinin tehlikede olması demek. Permafrost ve orman gibi karbon depolarımız karbon salınımı yaparsa hava sıcaklıkları değişecek.

Medeniyetimizin temeli dengeli bir iklim ve yaşamda engin bir biyoçeşitliliktir.

Yapılacak ilk iş 2030’a kadar küresel salınımı yarıya indirmek.2050 ye kadar ise net sıfıra indirmek.

Elektrik, endüstri ,ulaşım ,binalar , fosil yakıtı çağı sona erdi. Tarımı bir salınım kaynağından bir salınım deposuna dönüştürmeliyiz. Daha önemlisi okyanus ve topraklarımızı korumalıyız. Emisyonlarımız yarısını emen doğal ekosistemlerimizi.

İyi bir haber bunu yapabiliriz. Gereken bilgiye de ve teknolojiye de sahibiz. Sosyal ve ekonomik olarak da doğru olan bu.

Güneş etrafındaki bu yolculukta hep birlikteyiz. Dünya bizim tek evimiz ve görevimiz çocuklarımızın geleceğini korumak.

Johan Rockström bu konuşmasında bizleri iklim krizinin gerçekleriyle yüzleştiriyor.

Bu yazımda biraz farkındalık oluşturmak istedim. Tek evimiz var o da Dünya en azından şimdilik. Gelin hep birlikte güçlerimiz birleştirelim kirliliğin ve iklim krizinin üstesinden gelelim. Doğaya iyi davranmaya çalışalım. İnanın yere çöp atmamak bu kadar zor değil. Plastik kullanımını da adım adım azaltabiliriz.

Temiz hava ve temiz sularda gelecek nesil ile birlikte yaşamak ümidiyle…

Yasemin Derya Dilli

Sign up to discover human stories that deepen your understanding of the world.

Free

Distraction-free reading. No ads.

Organize your knowledge with lists and highlights.

Tell your story. Find your audience.

Membership

Read member-only stories

Support writers you read most

Earn money for your writing

Listen to audio narrations

Read offline with the Medium app

Yasemin Derya Dilli
Yasemin Derya Dilli

Written by Yasemin Derya Dilli

Data Analyst | Engineer | Content Writer

No responses yet

Write a response